Milyarlarca insanı hatta insansıları mobil telefonlarla her an ve her yerde birbirine bağlayan İnternet, artık bir haberleşme ağı olmaktan öteye gidiyor.
İnternet artık; Yapay zekâ (AI), robotik, nesnelerin interneti (IoT), otonom araçlar, 3D yazıcı, nanoteknoloji, biyoteknoloji, arttırılmış gerçeklik, enerji depolama ve quantum bilgi işlem gibi yeni teknolojilerle kendi kendine öğrenen akıllı ağlar kuruyor. Tüm bunlar dünyanın sosyoekonomik yapısını baştan yazdırıyor.
Dünya da en hızlı büyüyen sektör bilgi teknolojileri.
Böyle olunca, internet artık geleceğin mentoru oldu.
Türkiye’deyse, bu sektörün hacmi, son 20 yılda, 20 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldi.
Yaklaşık 7 kat büyümeden bahsediyoruz.
İnternet, bu gidişle, ‘anı yaşa’ mottosunu da unutturacak. Sadece gelecekteyiz, geleceği konuşmadan bir an geçiremiyoruz.
İşte bu podcast’te yeni teknolojileri hayata geçirmemize imkan sunan asıl potansiyelden bahsedeceğim.
Konumuz “5G Teknolojisi”.
5G teknolojisinin aslında çok geniş etki alanı var. Bunlar; tıp, felsefe, sosyoloji, matematik, fizik gibi birçok bilim dalını içine aldığı gibi aynı zamanda ekonomi, siyaset, strateji hatta din gibi pek çok alanı da yakından ilgilendiriyor.
Çünkü 5G teknolojisi, bugün, endüstri 4.0 yani 4.sanayi devriminde daha yeni yeni anlamaya çalışılan dijital ve elektronik cihazlardan; bizi yapay zeka ve makine öğrenimi olarak duyabileceğiniz insansız teknolojiye götürecek bir yenilik.
Bu yenilik endüstri 5.0 yani 5. Sanayi devrimi olarak isimlendiriliyor ve yeni dünyanın bilinmeyen kavramlarını önümüze getiriyor.
Bu yüzden 5G teknolojisi ve hatta ötesi olan 6G teknolojisi ve 7G teknolojisi hakkında tartışılan fırsatlar ve tehditleri de konuşmak kaçınılmaz olacak.
5G’nin çalışma prensibi nedir?
Neden 5G’ye geçiyoruz?
5G Teknolojisi kullanımı ile tüm sektörlerde görülecek değişimler nelerdir?
5G’ye ne zaman geçiyoruz?
5G teknolojisi, 5.nesil mobil teknolojisidir.
Daha çok GSM operatörü adı ile duyabileceğiniz GSM haberleşme sisteminin 5.kez güncellenmesi anlamına gelen 5.Generation’ın kısaltması, 5G’dir.
GSM bir mobil cihaz iletişim protokolüdür. 1982 yılında cep telefonu hizmetlerinde Avrupa’da ortak bir standart oluşturmak için oluşturulmuştur.
GSM haberleşme hizmeti; ilk olarak sadece telefon konuşması sağlıyordu.
1.nesil yani 1G ile başlamıştır.
Yaklaşık 10 yılda bir güncelleniyor ve yeni bir nesil sunuyor.
2.nesil mobil güncellemesi olan 2G teknolojisi ile SMS gönderimi ile tanışmıştık.
Daha sonra 3G teknolojisi ile telefona internet bağlama; böylece dosya aktarımı gibi veri aktarımı sağlayan akıllı telefonla tanıştık.
4G teknolojisi ile de; daha hızlı internet, görüntülü konuşma, video izleyebilme, film indirme olanağını sunan yüksek hızlı interneti sağladı.
2016 yılından itibaren şu anda, daha hızlı internet sunan 4.5G’yi kullanmaktayız.
Neden 5G’ye geçiyoruz?
Uzay Endüstrisi geliyor, hatta rekabetiyle, uzay turizminde fiyatlar konuşulmaya başlandı.
Twitter alıp başını gidiyor.
“5G teknolojisi az bile, hayallerimizin gerisinde kalıyor.” derdik ama konu Mars’a kadar uzanınca konunun gizemi de arttı.
Şöyle bir haberleşmenin doğasına gidelim;
Haberleşme nasıl oluyordu? Haberleşme, elektromanyetik dalgaların arasındaki uzaklıkta, sınırlı frekans aralıklarında sağlanıyor ve tüm elektronik cihazlar da aynı frekans aralığında yani sınırlı bant genişliğinde çalışıyor.
İki dalga birbirine ne kadar yakınsa frekansın şiddeti de o kadar yüksek olur, büyük bir enerji oluşur ve moleküler değişime sebep olduğundan canlılara zararlıdır. Buradaki enerji moleküllerle etkileşime girdiği için yani iyonize olduğundan zarar vericidir.
Ama daha bant genişliği arttıkça enerji azalır ve buradaki enerji moleküler yapılarla etkileşime girmeyeceği için yani iyonize olmadığı için canlılara zarar verecek kadar bir enerji oluşturmaz.
Örneğin; cep telefonları ve baz istasyonları düşük frekanslı elektromanyetik dalgaları kullanır.
Kullanılacak frekanslar, cihazlar kullanıma başlamadan önce standartlaştırılır ve sonra piyasaya sürülür.
Örneğin, radyo dalgaları, cep telefonları, bilgisayar, mikrodalga fırınlar, uydu alıcıları gibi internete bağlı tüm elektronik cihazlar belirlenen sınırlı frekans aralığında çalışıyor. Ki şu anda gökyüzüne sadece Tesla 10bin mobil uydu gönderiyor, 4 Haziran’da 60 Starlink uydusu gönderildi. Starlink projesi ile yıl içinde tüm Dünya’ya 12bin uygu gönderilmesi bekleniyor. Ayrıca Facebook da uydu gönderiyor ve Google da gönderecek.
10 milyardan fazla nesnenin internete bağlandığı, 4 milyardan fazla insanın internet kullandığı, birçok teknik geliştirmenin yapıldığı bugün ki internet, nasıl yetsin?
Dolayısıyla belli frekans aralığında dünyada internete bağlı çok sayıda cihaz olduğundan ve giderek artması, M2M dediğimiz makineden makineye iletişimin artması, haberleşmede problemlere sebep oluyor.
Bu da genişbant haberleşme hizmeti sunacak yeni bir mobil haberleşme standardına geçişi zorunlu kılıyor. 5G de bu yeniliği sağlamış oluyor.
Yani yol 4 şeritti ya, 5 şeride çıkınca trafik açılacak.
Bununla birlikte, tabi başka önemli sınır kapılarını da açmış oluyor…
5G ‘nin 3 temel özelliği var;
1.5G teknolojisi ile saniyede 10-20 Gigabit veri hızına ulaşılıyor. Yani 1gb per second hızına ulaşabilen 4.5G teknolojisinden 10 kat hızlı bir erişim sağlanması beklenmektedir.
Örneğin; Artık bir filmi 1 sn’de indireceksiniz. Tasarımcılar artık “İNDİR” tuşu koymayacak bilginiz olsun.
Siz direkt play’e bastığınızda film inmiş, siz filmi izliyor olacaksınız.
2. 1 milisaniye gibi çok düşük gecikmede yanıtlama süresi ile kullanıcı deneyimini desteklemektedir.
Örneğin bilgisayar oyunlarında; İşbirliği olan oyunlar, düşük gecikme süreleri ile daha hatasız ve gerçek zamanlı atışlar yapıyorsunuz.
3. 10bin kat trafik kapasitesi var. Bunu nasıl sağlıyor? Kilometrekare başına 1 milyon cihaz bağantısını destekliyor. 1 kilometrekarede 1 milyon algılayıcı (sensör) olacak Apartmanların üzerinde gördüğünüz o büyük baz istasyonları yerine artık, sokaklarda mini baz istasyonları olacak.
İşte 5G’nin en önemli kısmı burası; IoT dediğimiz Internet of Things yani Nesnelerin Interneti çalışabilecek. Bu algılayıcılar internetteki gecikmeyi düşürerek, nesnelerin birbirleriyle gerçek zamanlı haberleşmesi sağlanıyor. Bu algılayıcılar sayesinde örneğin; her şeyin konumunu anlık bileceğiz, nerde ne oluyor, ne durumda gerçek zamanlı bilir olacağız. Hatta biliyor olduğumuzun farkında olmadan bilmek gibi; yani yaşadığımızın ya da nefes aldığımızın farkında olmadan nefes alırız, her işimizi otomatik pilotta yaparız ya (zaten nefes alıyoruz…), bunun gibi haberleşme halinde olduğunun farkında olmadan herkes her şeyi anlık zaten biliyor olacak.
İşte 5G; Nesnelerin İnternetini mümkün kılan teknoloji. 5.Sanayi Devrimi dediğimiz insansız teknolojiyi hayata geçirme olanağı sunan, gerçek zamanlı internet hızını sağlıyor.
5G ile artık internetin temel kullanıcısı insan değil, makinelar olacak.
Sokaklardaki mini algılayıcılarla; Makinelerin birbirlerine veri alıp gönderiminde, çok hızlı algılama, komutu gerçekleştirme yani anlık diyebileceğimiz neredeyse gerçek zamanlı haberleşme hızı sağlıyor 5G teknolojisi.
Örneğin; Otonom arabalar dediğimiz sürücüsüz araçlar.
Sürücüsüz araçların yolda, hem birbirleriyle hem de merkezdeki sunucularla anlık haberleşmesi gerekecek.
Öndeki araba fren yapacağı zaman, arkadaki arabaya hızlı bilgi aktararak, o arabanın komuta göre anlık karar vermesi, hareket etmesi sağlanacak. Nesnelerin kazasız çalışması için, haberleşmenin saniye içerisinde hatasız işlemesini gerektiriyor.
Örneğin; Fabrikalardaki makineler, insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize edebilir, üretim yapabilir olacak. Yani ‘akıllı fabrikalar’ olacak. Buna artık “Karanlık fabrikalar” deniyor.
Tüm bunlar anlık haberleşmeyi, yani çok hızlı interneti gerektiriyor.
5G teknolojisi, bu 3 temel özelliği ile insansız teknolojinin hayata geçmesine imkan sağlıyor.
Neden insansız teknolojiye geçmeye bu kadar istek var? Nesnelerin interneti neden bu kadar önemli?
Nesnelerin interneti, cihaz tabanlı internettir. Yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş sensör ve işleticilerle donanmış, İnternet bağlantılı akıllı elektronik sistemlerdir.
Bu sisteme kısaca Siber Fiziksel Sistemler deniyor.
Sinir sistemi gibi; veriyi algılama ve komutu gerçekleştirme şeklinde çalışıyor.
Siber kısım: Veri işleme, karar sistemleri, komutlar bilgi ve yapay zekayı gerektiren kısım.
Fiziksel kısım: Algılayıcılar, dış dünyada aldıkları bilgileri, akıllı kararlar alan makinelere, robotlara iletmesi ve mekanizmanın çalışması Enerji gerekiyor; bu da Fiziksel kısmı oluşturuyor.
Ana bileşenlerini Yazılım ve Donanım oluşturuyor. Bu sayede; az enerji harcayan düşük maliyetli, az ısı üreten, az yer kaplayan, kısa sürede fazla miktarda ve yüksek kaliteli üretim, yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tasarruflu olması; insansız teknolojiyi daha cazip; hatta gerekli kılıyor.
Günümüzün asıl konusu: Siber Fiziksel Sistemler olacak. Yani Sibernetik, robot sistemlerdir.
5G’ye ne zaman geçiyoruz? 5G Teknolojisi kullanımı ile tüm sektörlerde görülecek değişimler nelerdir?
Yeni teknolojilerin hayata geçmesi için; yazılım, donanım, iş gücü, üretim süreçlerinin bütünlüğünün korunması, maliyetler, fizibilite çalışmaları, standartların koyulması, lisanslar gibi birçok hazırlığı gerektiriyor.
Ayrıca örneğin; otonom araçlara geçiş yapacaksınız. Siz otonom arabalar için yolu hazırlarsınız ama o arabayı ya üretmeniz ya da satın almanız gerekir. Ve tüm talepleri de karşılayabilecek kapasite gerekir.
Bir yandan da, Teknolojik değişim tüm dünyada birlikte gerçekleşeceği için farklı ülkelerde farklı dinamikler var, kısıtlama ve zorlamaları da beraberinde getirecektir, dolayısıyla uzun bir süreçtir.
Tüm teknolojiyi aynı anda tüm ülke ve endüstrilerde sağlamak mümkün olmadığından, Dilimleme yöntemi ile bölüştürülecek.
Yani belli bir dilim belli bir endüstri için kullanılacaktır.
5G teknolojisi ilk etapta Endüstri 4.0 ‘daki sektörlerde kullanılacak.
Bunlardan en önemlileri; Otonom Arabalar denilen Akıllı Ulaşım Sistemi. “AUS Türkiye” olarak isimlendirildi.. Ayrıca; Karıştırılmış gerçeklikte medya, Tıpta Uzaktan asist edilen ameliyatlar, akıllı şehirler, akıllı hastaneler, sanal gerçeklik ve karanlık fabrikalar için uygulanacak önce.
GSMA tarafından yayınlanan raporda mevcut 4G alt yapısının birçok uygulamayı desteklediği ancak 5G ye olan ilginin daha çok; artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gibi uygulamalardan kaynaklandığı belirtiliyor. GSMA raporunda yine, 5G’nin en büyük potansiyelinin dikey sektörlere sunacağı imkanlar olduğu belirtiliyor. Dikey sektörler; bilgi ve eğlence(eğitim ve oyun sektörü gibi), sağlık (uzaktan ameliyatlar), enerji sektörü (Akıllı sayaçlar, akıllı santraller ve akıllı şebekeler gibi), ulaşım ve tarım sektörleri. Türkiye’nin 5G çalışmaları da ilk etapta bu sektörlerde olacak. Bir sonraki podcast’te Türkiye’deki faaliyetleri dinleyebilirsiniz.
5G teknolojisinin tam kapasite kullanımı için ayrıca; cihazların, 5G uyumlu geliştirmeler ve standartlaştırma çalışmaları yapılması ve mobil frekans bantları belirlenmesi gerekiyor. 5G standartlaşma çalışmaları ITU ve 3GPP gibi uluslararası standart kuruluşları tarafından yürütülmektedir.
Bunun gibi standartlaştırma çalışmaları ve firmaların lisans alma süreçleri gibi aşamalar da geçiş sürecine dahil.
Ayrıca, netleşmesi gereken çok önemli bir konu var.
5G teknolojisinin 3 temel özelliğinden bahsetmiştim. Bu alt yapının sağlanması yazılım ve donanım hizmetlerinin satın alınmasını ve kurulmasını gerektiriyor.
Çin de Huawei ve ZTE, bu altyapıları üreten büyük üreticiler. Ancak BlackBox denen kapalı kutu yazılımları sunuyor. Dolayısıyla yazılıma müdahale edemiyorsunuz ve özelleştiremiyorsunuz ve ayrıca, donanım için gereken tüm malzemeyi aynı üreticiden almanız gerekiyor, bu da maliyetli oluyor.
Açık kaynaklı yazılımlar kullanılmazsa, sadece bu iki üreticinin yani Çin standardına girmek ve ona bağımlı olmak zorunda kalıyorsunuz. Tüm bunların dışında örneğin bir Siber Saldırı olduğunda da Çin’e bağımlı oluyorsunuz.
Örneğin, Aselsan’dan önce insansız hava araçları konusunda biz Türkiye olarak dışa bağımlılıktan dolayı istediğimiz savunmayı yapamıyorduk ya, düğmeyi tetikleyemiyorduk hani…
Bu konu da, onun gibi. Fiziki savunmayı, tam anlamıyla digitale dönüştürmeniz gerekiyor.
Türkiye ki, siber saldırı en çok alan ülkelerden biri. Bu alanda da; Yapay zekâ destekli insansız hava araçları ve robotik sistemler çok önemli.
Yeri gelmişken bu alandaki son durumumuzu da paylaşmak istiyorum:
Türkiye global siber güvenlik endeksinde yani ITU verilerine göre dünyada 20’nci, Avrupa’da 11’inci sırada.. Almanya, İtalya, Belçika ülkelerini geçmiş durumda.
Dünya genelinde ise 175 ülke arasında 43. sıradan 20. sıraya yükseldi.
Artık savunma dahil her konu biliyorsunuz digitale dönüşüyor. Örneğin; uzaktan ameliyat yapılırken siber saldırı ile cinayetler, Sürücüsüz araçlara siber saldırı ile hedef şaşırtma şeklinde kaza yaptırma ya da uçak düşürme gibi. . Tüm sektörlerdeki veri güvenliğinizin inisiyatifini tamamen almanız gerekiyor.. İşte 5G alt yapısı da bunun temel taşı.
Dolayısıyla geleceğin altyapısını kurarken, başta dışa bağımlı altyapılar kullanmak, Çin’e esir düşmek gibi bir şey oluyor.
Bu yüzden, 5G alt yapısı kurulumunda WhiteBox olarak isimlendirilen açık kaynak kodlu yazılımlara yönelmek gerekiyor. Bu şekilde her yazılım donanım parçasını farklı üreticilerden satın alabiliyorsunuz. Açık kaynak kodlu yazılım donanımlara örnek; OpenRAN, ONAP, Open NFR var..
Bunlar, sanallaşma ve açık kaynak kodda birlikte çalışma sağlayan yazılım ve donanımlardır.
Küçük satıcıların kendi hizmetlerini sunmalarına ve operatörlerin ağı gerektiği gibi özelleştirmelerine izin verdiği açık ara yüzler. Ayrıca, birden fazla satıcının teknolojilerini ağa yerleştirmesine izin vererek rekabeti ve maliyetleri düşürüyorlar.
Bunların dışında, Ericsson, ciddi yazılım çalışmaları yapıyor. Bildiğim kadarıyla sadece yeni teknolojileri geliştirmeye özel kurduğu bir yazılım geliştirme ekipleri var.
Türkiye de çalışmalarında açık kaynak kod kullanmayı ve yerli ve milli altyapılarla 5G’ye geçmeyi hedefliyor tabi. Bu da yine 5G teknolojisine geçiş sürecini uzatacaktır.
Tüm bunlarda, başarılı olmak için de uzman ekip oluşturmak, yetiştirmek, denetimlerini düzenlemek, servis hizmetleri, öncelikler kritikleri belirlemek, standartları oluşturmak, tüketicinin bilinçli internet ve teknoloji kullanım eğitimleri vermek gerek ve çok daha fazla şey sayabiliriz.
Türkiye’de 5G ye yeterli yatırım yapılmazsa, vergi oranları gibi önemli bir sorun olan mali kısıtlamalar düzenlenmezse, dünya da rekabet dışı kalabiliriz ve diğer ülkeler gelişirken bu konuda muhtaç duruma geçebiliriz. Teknoloji ve beraberinde değişecek birçok stratejik hedefte geride kalmamak için Türkiye’nin de 5G ve yeni teknoloji faaliyetlerinde hızlıca ilerlemesi gerekiyor.
Birçok insan haklı olarak, yeni teknolojilerin getireceği fırsatlar ve tehditler konusunda panik durumda. Bu konular oldukça geniş ve sürekli gelişme halinde, yoruma çok açık.
Gerçeğin ne olduğuna belki yaklaşabiliriz ama hiçbir zaman da aslında gerçeği bilemiyoruz.
Her sanayi devriminde olduğu gibi tüm Dünya eksiksiz tüm konularda kayıplar ve kazanımlar yaşayacaktır. Meslekler, sektörler, iş tanımları, canlı popülasyonları, yeni yaşam modelleri, yöntemler ve bakış açıları gibi pek çok konu değişecektir. Ancak tabi ki bu bir seçimdir ve yeniye ayak uyduramayan da olumsuz etkilenecektir. Çünkü bu bir küresel değişimdir.
Aynı zamanda bir biyolog olarak da çok net söyleyebilirim. Evrimin temel konusudur: Doğa, adapte olmayanı doğal seçilimle eler. Yani güçlü olan değil adapte olan her zaman ilerler.
İnsanın doğasında da keşif ruhu var, merak ettiğine ulaşamazsa, gelişemezse mutlu olamaz, acı çeker, hatta ızdırap olur. İlerlemeyi durduramazsınız. Hepimiz kişisel hayatlarımızdan da bunu deneyimliyoruzdur diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, söylemlerle değerli vaktinizi, eforunuzu harcamadan; mesleğinizin digital tarafının ne olabileceğini araştırın ve o konuda bilgi toplamaya ve öğrenmeye başlayın.
Örneğin bir doktorsanız, Türkiye’de de bazı hastanelerde bulunan uzaktan ameliyat yapabilen robotlar var, bunları araştırın, mekanizmalarını öğrenin.
Örneğin bir İnsan Kaynakları Uzmanıysanız Big Data konusu her sektörde olduğu gibi sizin alanınızda da oldukça önemli, Çalışan Performans Analizleri, Yetenek Analizleri nasıl yapılacak. Veri Analitiği’nde çevik yaklaşım tekniklerini öğrenebilirsiniz.
Sadece Google’dan araştırmakla kalmayın, yeni modellerle ilgili birçok Webinar yapılıyor, katılabilirsiniz.
Yeri gelmişken bu konuda kitap tavsiyesi de vereyim: Dr. Şebnem Özdemir ve Deniz Kılıç’ın “Geleceğin Meslekleri” kitabını okumanızı öneririm. Kitapta; Digital terzilikten, Artırılmış Gerçeklik Seyahat Okuyuculuğu, Trol Yuvası Tespit Uzmanı, Kuantum Makine Öğrenme Analisti, Siber Şehir Analisti gibi ileri meslek grupları hakkında pek çok fikir var.
Gelecekte, “Her şey 5G ile başlamıştı…” diyeceğiz.